Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın: “Anayasa üzerinden algı oluşturuluyor. Biz bu oyunu, bu filmi hep gördük”
MUHAMMET FATİH BAŞCI
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Birol Aydın , Burdur’da; “Anayasa tartışmalarında günümüz ekonomik darboğazının nedenleri ve sonuçları tartışılmamalı, bir emeklinin 7 bin 500 lirayla geçinemeyeceği durum konuşulmamalı, tartışılmamalı, maaşın 22 bin lira olması, kiranın 22 bin lira olması gibi konular konuşulmamalı, tartışılmamalı. Yan evin 12-13 bin lirası konuşulmamalı, tartışılmamalı, 10 gencimizden 7’sinin imkanı ve kaynağı yok. fırsat bu ülkenin cenneti yerine gelişmiş bir batı ülkesinde yaşamak ister, tartışılmamalı, konuşulmamalı. Biz bu oyunu, bu sinemayı hep gördük” dedi.
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Birol Aydın Partisinin Burdur İl Başkanlığı’nın düzenlediği Burdur STK toplantısına katıldı. Programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Birol Aydın, şunları söyledi:
“MEVCUT İKTİDAR DOSTLARININ BENİMSEDİĞLERİ ANLAYIŞLA TÜRKİYE’NİN HİÇBİR TEMEL SORUNUNA ÇÖZÜM BULAMADIĞI KAYDEDİLMİŞTİR”
“Milletimizin tercihleri ve anlayışları mevcut yönetimin ve geleceğin sonucudur.” oy Bu, Türkiye’nin halkımızın özgürlük, güvenlik ve refah beklentilerine cevap verebilecek güçte olmasıyla sonuçlandı. Ancak yaşadığımız 3 aylık seçim sonrası dönem, önümüzdeki 4 yılda yaşayacaklarımızın fragmanı olarak görülüyor. Seçimin yapılmış olması, yaşayacağımız ciddi ekonomik sorunların bir miktar ertelenmesine neden oluyor. Aksi halde deniz normalde tükenir. Mevcut iktidardaki dostların benimsedikleri anlayışla Türkiye’nin hiçbir temel sorununu çözemeyecekleri ispatlanmıştır.
“TÜRKİYE BİLE İSTEĞE YAKLAŞTIRILIYOR VE YOKSULLUKLANDIRILIYOR”
Şimdi diyor ki; ‘2020’de dolar böyle olacak. Enflasyon da böyle olacak.’ Daha sonra açıklanan bu rakamı 2-3 ay sonra yukarı veya aşağı doğru revize eder. Aradan 3 ay geçiyor revize ettiği rakamı tekrar revize ediyor ama bir türlü düzeltemiyor. Faizle ilgili bir şeyler gündeme getiriliyor. Talimatla faizlerin düşürülmesine yönelik bir süreç yürütülüyor. Döviz kurunun yükselmesini önlemek için Merkez Bankası rezervlerinin kullanılması seferber ediliyor ve bu süreçte başta hükümete yakın olanlar olmak üzere büyük insanlar, akademisyenler, yazarlar, ekonomistler bunu alkışlıyor ve bundan büyük hikmetler arıyorlar. Ama bunun bedeli ağır, çok ağır… Rezervlerimiz tükeniyor, enflasyon patlıyor, döviz yükseliyor, zenginlik bir yerden bir yere aktarılıyor, düşük gelir durumu dediğimiz insanımızın yoksulluğu orta kutup giderek artıyor ve bir avuç zadegan da servetlerine katkıda bulunuyor. Bunlar bu milletin gözleri önünde oluyor. Yeni bir ekonomik model kamuoyuna sunuluyor. Günlerce, aylarca televizyon ve ekranlarda bu konuyla ilgili tartışmalar yapılıyor, insanlar arasına nifak tohumları ekiliyor, bu konuda olumsuz açıklama yapan herkes ötekileştiriliyor. Ancak aradan o kadar çok zaman geçiyor ki, her şey sıfırdan yapılıyor, faizler artırılıyor, dövizin reel seviyelere gelmesi için bir takım temennilerde bulunuluyor ve 4 yıldır ileri sürülen tüm argümanlar geri çekiliyor. . Bu sefer de bu yeni durumla ilgili bazı hikmetler ve hoş sözler konuşuluyor. Ama ödenmesi gereken bir bedel var. Bunun bedelini Burdurlu halkımız, üreticilerimiz, çiftçilerimiz, memurlarımız, personelimiz, dar gelirli halkımız ödüyor. Diğer yüzde 20’lik kesim ise hâlâ servetlerini artırıyor. Dolar hem yükseldiğinde hem düştüğünde kazanıyor. Hem faiz oranlarını artırırken hem de faiz oranlarını düşürürken kazanırsınız. Bu nasıl bir şey? Sizce bu bir tesadüf mü, yoksa iktidar ne yaptığını bilmediğinden bu yüzden mi böyle oluyor? Bu çalışılmış bir projedir. Türkiye bilinçli olarak yoksullaştırılıyor, yoksullaştırılıyor. Üretim kapları tıkalı tutuluyor. Bilinçli olarak üretmeden tüketen bir topluma dönüştürülüyoruz.
“ALGI ANAYASA ÜZERİNDEN OLUŞTURULUYOR”
Bütün bunlar olurken, şimdi de Türkiye’nin gündemine yeni bir anayasa getiriliyor. Mevcut anayasamız tüfek dipçiklerinin gölgesinde yapılmış bir anayasadır. Bunu değiştirip sivil bir anayasa yapmamız gerektiği algısı yaratılıyor. Bugün başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin bilinen ve görünen herkes yeni anayasayı konuştu. Az önce konuştuklarımızı Anayasayla örtbas etmek istiyorlar. Sanki bugün ülkemizin ve milletimizin yaşadığı sorunların merkezinde mevcut anayasamız ve kanunlarımız yer alıyor. Mevcut kanunlarımıza göre kanunsuzluk, yolsuzluk, hırsızlık suç mu, değil mi? Hata var, cezası var. Güya mevcut anayasaya, mevcut yasa ve yönetmeliklere uygun hareket ediyoruz ama sorunların üstesinden gelemiyoruz. Herkes kırmızı ışıkta durmak gerektiğini biliyor ama insanlar kırmızı ışıkta geçiyor. Kabahat kırmızı ışıkta trafik kurallarına ilişkin düzenleme yapılması söz konusu mu? Bir an önce anlayışımızı değiştirmemiz gerekiyor. Bir zihniyet değişikliği yapmamız gerekiyor. Ne olursak olalım, hangi durumda olursak olalım, mevcut sorunlarımızın temelinde mevcut maddelerimiz yer almıyor. Bugünkü anayasa buna uymuyor. Bütün bunların temelinde bir zihniyet var. Bir anlayış var. Gün gelecek, kutuplaşmanın ve gerilimin az olduğu bir ortamda Allah’ın izniyle sivil bir anayasayı hep birlikte hazırlayacağız. Ama günümüz koşullarında anayasa tartışmaları konuşulmamalı, günümüz ekonomik darboğazının nedenleri ve sonuçları tartışılmamalı, bir emeklinin 7 bin 500 lirayla geçinemeyeceği durum konuşulmamalı, tartışılmamalı, maaş 22 bin lira, yan evin kirası 12-13 bin lira konuşulmamalı, tartışılmamalı, 10 gençten 7’si konuşulmamalı. İmkanı ve imkânı olsa bu ülkenin cenneti yerine gelişmiş bir batı ülkesinde yaşamak ister duygusu tartışılmamalı, konuşulmamalı diye yapay gündemler ve algılar oluşturuluyor. “Biz bu oyunu, bu sinemayı hep gördük.”